טורקיה מאיימת: כל מתקפה על כוחות טורקיים בלוב – תענה בכוח

מי רוצה נורמליזציה עם ישראל

Hangi Müfessir Olsun?

Sevgili arkadaşlar, Muhterem hocalarım, Çok kıymetli Öğrenciler!
Allah’ın yardımı ve inayetiyle “Meşhur Müfessirler ve Örnek Metinler” kitabımızın ikinci cildini de tamamladık. Şimdi ise 3. cildine hazırlıklar yapıyoruz. Şimdilik şu müfessirler üzerinde düşünüyoruz:

1- Kurtubi-el-Câmiʿ li-aḥkâmi’l-Ḳurʾân
2- M. Abduh ve R. Rıza-Menar Tefsiri
3-Seyyid Kutub Fî Zılâli’l-Kur’ân
4-?

Sizce seçtiğimiz müfessirler uygun mu?
4. müfessir kim olsun?

Reşid Rıza: Sadece Kur’an’la yetinmek meselesi hakkında

وأما من يقولون إن النبي صلى الله عليه وسلم إنما كانت تجب طاعته في عهده ولا يجب العمل بعده إلا بالقرآن وحده فهم زنادقة ضالون مضلون يريدون هدم الإسلام بدعوى الإسلام، بل تجب طاعة الرسول كما أطلقها الله تعالى ويجب التأسي به في كل زمان إلى يوم القيامة

Gaziantep: Hastane patlamasında ölü ve yaralı var

טורקיה: 9 חולי קורונה נהרגו בפיצוץ בבית החולים

Türkiye sokağa çıkma yasağı aldı

טורקיה נכנסה לעוצר

Erdoğan’ın açıkladığı yeni tedbirler şu şekilde; "Hafta içi her gün 21:00 ile 05:00 arasında sokağa çıkma yasağı uygulanacak. Restoranlar paket servis haricinde hizmet veremeyecek. Hafta sonu sokağa çıkma yasağı uygulanacak. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı vatandaşlar toplu taşımayı kullanamayacak.

Erdoğan: ABD yaptırımları – Türkiye’ye düşmanca bir saldırıdır

ארדואן: הסנקציות האמריקניות – מתקפה עוינת נגד טורקיה

Meşhur Müfessirler ve Örnek Metinler II

Uzun zamandan beri farklı üniversitelerden toplam 23 akademisyenin katkılarıyla vücuda gelen çalışmamız…
Bu çalışmamızda tarihte iz bırakan en önemli 4 müfessiri seçtik.
İlgili müfessirlerin en önemli 6 görüşüne yer verdik.
İnsan, bu tür çalışmalarıyla gerçekten mutlu oluyor.
Allah herkese bu ve buna benzer mutluluğu yaşamayı nasip eylesin!

В этом исследовании мы выбрали 4 самых важных комментатора, оставивших свой след в истории.
Мы включили 6 наиболее важных мнений этих комментаторов.


In our study, we chose the 4 most important interpreters in history.
We have included the 6 most important opinions of these commentators.


MUSTAFA ÖZTÜRK HAKKINDA YAPILAN LİNÇ KAMPANYASINA DAİR

Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki ben Mustafa Öztürk ile farklı düşünce dünyalarının insanıyım… Öztürk’ün söz konusu videoda söylediği hiçbir söze de katılmıyorum… Kur’an’ın her harfinin Allah’a ait olduğuna, ayet ve surelerin tevkifi olduğuna ve Kur’an’ın mana ve lafzı ile birlikte Allah’a ait olduğuna inanan ve bunu savunan biriyim…


Öztürk, Kur’an’ı tarihselci bir gözle okuduğu için Kur’an’ın “Velid bin Muğire aşağı As bin Vail yukarı” dediğini, “birkaç lavuk müşriği” konu edindiğini söylemiştir. Hâlbuki Kur’an’da Ebu Lehep ismi dışında hiçbir müşrikin ismi geçmemektedir. “Zenim” ayetinin geçtiği Kalem suresinde bile isim zikredilmemiş, karakter tasvir edilmiştir ki bu karakterler her dönem bulunabilmektedir. Kur’an “müşrik, kâfir” isimlerini kullanır ki bu kavramlar belli bir dönem için değil her döneme hitap etmek için kullanılmışlardır. Eğer Öztürk’ün dediği gibi hitap o dönem müşriklerine özel olsaydı isimle hitap edilir, “kafir, müşrik” gibi geneli ifade eden kavramlar kullanılmazdı…


Kimi müfessirlerin “zenim” kelimesine “veledi zina/piç” anlamını vermeleri Kur’an’ın da bunu söylediği anlamına gelmez. Zira “zenim” kelimesi sözlükte “bir topluluktan olmadığı halde kendisini o topluluktan gören, toplumuna güvenerek iş yapan arsız” anlamına gelmektedir. Babasına manevi olarak benzemesini beklediğiniz ama benzemeyen birine mecazen “babasının oğlu değil” ifadesi Türkçede de kullanılmaktadır. Zenim kelimesi de bu kullanıma benzer bir kullanımdır. Allah hiç kimseyi müşrik dahi olsa zina çocuğu olduğu için ayıplamaz, hor görmez… Zira zina çocuğu olarak doğmak çocuğun değil ana babasının suçudur…

Öztürk’ün dediği gibi Kur’an’ın dünyası Arabistan ile sınırlı değildir. Kur’an adını, yurdunu vermediği nice peygamberleri ve örnekleri de zikreder. Kur’an’ın verdiği tüm örnekler insanlığın tümünü ilgilendirdiği için isimlere yer verilmez genelde… Elbette ki Kur’an’ın verdiği örneklerde yerel unsurlar da olacaktır ki bu gayet doğaldır… Zira yerel olmayan bir şey evrensellik iddiasında bulunamaz…

Öztürk hocanın tarihselci düşünceye sahip olduğunu kitaplarını okuyan herkes bilir… Bu video benim için sürpriz olmadı… Benim için sürpriz olan kendisinin istifa kararıdır… Mademki bu görüşlerinin arkasında duracak, gelen tepkileri göğüsleyecek gücün yoktu ne diye seslendirdin, yazdın diye hocayı eleştiriyorum… Bir eleştirim de linç kampanyasına katılan akademisyenleredir… Size ne oluyor ki ilim dünyasında tartışmalı bir mevzudan dolayı mesai arkadaşınızı, meslektaşınızı, ilim dünyasının dolu ve velüd ismini harcadınız, linç kampanyasına katıldınız? Beğenin veya beğenmeyin, sevin veya sevmeyin Öztürk’ün yazdığı eserler ortadadır ve tefsir ilmine dair önemli eserler kaleme almıştır. En son yazmakta olduğu tefsirde de tefsir ilmine vukufiyetini sergilemektedir.

Öztürk’ün kıssaların gerçekliği, ahkam ayetlerinin tarihselliği, israiliyata bakışı, vahyin dili ile ilgili fikirlerini hiçbir zaman tasvip etmedim… Ama yiğidi öldür hakkını yeme… Öztürk, ilmi kalitesini ıspatlamış, düşünen ve üreten bir akademisyendir… Bu yazı asla Öztürk’ü savunmak için kaleme alınmadı… Aksine Öztürk üzerinden kendileri gibi düşünmeyen hamakat ehline “ne yapmak istediğinizi biliyorum ve görüyorum” demek için yazıldı…

Öztürk mü dine zarar veriyor yoksa dini tekellerinde zanneden o cübbeli, sakallı, sarıklı adamlar mı derseniz hemen size Öztürk değil derim… Neden mi? Zira Öztürk halkın içinde olan biri değil ve rijit sözler söylediği için zaten dikkate alınmamaktadır. Ama halkın arasında gezen, kendilerine binleri müntesip kılan, “sizin yerinize de biz aklederiz, aklımız yetmediğinde Allah’la zaten ilham ve aracılarla iletişim halindeyiz” diyenler daha zararlıdır…

Bunların dine verdikleri zarar sadece yığınları uyutmakla sınırlı değildir. Ümmet içinde kendileri gibi düşünmeyen herkesi bertaraf ederek tekelci bir din oluşturmakla da dine, ümmete zarar veriyorlar… Onlar dini överek, yücelterek, kutsalları arttırarak dini baltalıyorlar ama kimse bunları görmüyor, ya da görmek istemiyor… Hiçbir ilahiyatçı bunların tahrifine tek söz etmezken Öztürk’ün sözlerine ateş püskürüyorlar… Ateş püskürmek yerine ilmi eleştiri ve reddiyeler yapmaktı ilim ehlinden beklenen…

Milletin koronadan dolayı can çekiştiği bir dönemde bu saldırıyı yapanların, bu videoları kesip piyasaya sürenlerin hedefi Öztürk değil anlamadınız mı? Onlar gibi düşünmeyen herkesi etkisiz hale getirmek, farklı düşünenlerin sesini soluğunu kesmek ve onları yalnızlığa mahkûm etmektir amaçları… Maalesef Öztürk istifa etmekle bu gruba, bu örgütlü yapılara hizmet etmiş, ellerini güçlendirmiş oldu… Zaten bunların ağa babalarından biri sosyal medya sayfasında Öztürk’ü koruyanların da linç edilmesini istemektedir… Sayın Öztürk’ün istifa kararının asla doğru olmadığına inanıyorum, bu kararını geri çekmesini veya Marmara İlahiyatın bu isteği geri çevirmesini bekliyorum…

Geçmişte alimleri birbirine düşüren, siyasileri ilim ehli ile karşı karşıya getiren, din üzerinden rant sağlayanların pazarını canlandıran Kur’an’ın mahluk olup olmadığı tartışmasının bir benzeri yaşanıyor bu günlerde… Farz edin ki Öztürk kimi hoca ve akademisyenlerin dediği gibi mürted, kâfir, facir, fasık, dış güçlerin adamı, oryantalist biridir ve bu kişi İlahiyat Fakültesinde ders vermektedir ne olacak? İlahiyatta ders verecek hocanın Müslüman olma şartı mı var kanunlarda? Yok…

Öztürk’ün ilahiyat gençlerinin beyinlerin yıkayacak sihirli değneği mi var, yoksa hoca kendisi gibi düşünmeyen öğrencileri dersten mi bırakıyor, öğrencileri kendisine inanmaları için zorluyor mu? Yahu Allah aşkına bu adamın söylediğini Marmara İlahiyatta ve diğer İlahiyatlarda reddeden yüzlerce, binlerce hoca var…

Asıl tepki gösterilmesi gereken kişi Öztürk değil onun ipini çekenlerdir, zamanında Ebu Hanife’yi de farklı düşüncesinden dolayı kâfir ilan eden din gömleğini giymiş fitnecilerdir… Tarih tekerrür ediyor, fitne ayakta, insaf ve iz’an can çekişiyor… Öztürk, Kur’an’ı inkâr etse kaç yazar yahu… Din mi eksilecek, Kur’an mı değerinden düşecek, peygamberin konumu mu sarsılacak? Bir ilahiyat hocası en yüksek perdeden en farklı görüşlerini seslendirse ne olur ki? Sizin kızdığınız Kur’an’ı itibarsızlaştırması mı, itibarınızın sarsılması mı?

Kusura bakmayın böyle bir konunun halka intikal ettirilmesi, sosyal medyada yayılması ve bu konunun gündem haline getirilmesi söylenmesinden daha kötüdür… Halk bu olayı farklı bilir ve farklı okur, tepkisel yaklaşır haklı olarak… Zira halka göre bu konuşmalar kutsala saldırıdır… Ama siz ilim ehli, mürekkep ehli olanlar bu mevzuda daha geniş bir ufka sahip olmanız ve olayların arkasında ki art niyeti okumanız gerekmez miydi? Mürekkep ehli ile merkep ehlini birbirinden ayıran şey DÜŞÜNEBİLME, AKLEDEBİLME, SORUMLULUK SAHİBİ OLMA yetisi değil midir?

Unutmayın ki ilahiyat fakülteleri sadece dindar hocaların, ehlisünnet mensuplarının ders vereceği yerler değildir… İlahiyat fakülteleri belli cemaat ve tarikatlara bağlı medreseler de değildir… İlahiyat fakültelerine giden öğrenciler de belli bir ideolojiye ve gruba bağlı insanlar değildir… Bu fakültelerde yeri geldiğinde bir müsteşrikte ders verebilir… İlahiyatta müsteşriklerin kitaplarının okunmasına ve okutulmasına kim karşı çıkabilir… Farklı ve aykırı fikirler korku ve tepki sebebi olmamalıdır… Öztürk hocanın arkasında bir cemaat, bir cemiyet, bir grup olmadığı için saldırılara maruz kalmaktadır… Bu organizenin başındakiler bilsinler ki bizim okuduğumuz kutsal kitap “Her sözü dinlememizi ve en güzeline uymamızı emretmiştir.”

Son olarak Öztürk’ün yanlış bir görüşte olduğunu ama art niyetli olmadığını düşünmekteyim… Bu yazıyı birçok tepkiyi göze alarak kaleme aldım… Dinime yapılan saldırılara, din tahrifine her zaman karşı koydum, bedel ödemekten çekinmedim… Ben de bir tefsir akademisyeni olarak Öztürk’ü ilmi mahfillerde eleştirir, tenkit ederim ama asla tekfir etmem… Bize düşen tekfir etmek değil tenkit etmektedir… Bana kimse Öztürk’ü savunmak sana mı düştü demesin, savunduğum Öztürk değil dinimin ve ümmetimin geleceğidir… Eleştirdiğim şey ise skolastik düşüncedir, Müslümanların engizisyonudur…

Unutmayın! İlahiyat Fakülteleri hiçbir tarikatın, cemaatin, grubun arka bahçesi değildir ve olmayacaktır. Devletin bir kurumu olan İlahiyat fakültelerini kimse kendi cemaat kurumuna dönüştürmeye kalkışmasın… İlahiyat fakülteleri farklı fikirlerin seslendirildiği, özgün düşüncelerin dile getirildiği, en uç fikirlerin tartışıldığı ilim yuvalarıdır, bilim merkezleridir… İlahiyat fakülteleri farklı fikirlerle önem arz eder… İlahiyatlara saldırmayı marifet bilen fitne ehlinin değirmenine lütfen su taşımayın, fitnelerine alet olmayın…03. 12. 2020
Cahit Karaalp

Vize (Tefsir-3, 2020)

Sevgili öğrenciler! Sorularınızı YORUM’dan sorun lütfen

  1. Vize’de, geldiğimiz yere kadar sorumluyuz (dört müfessir hakkında bilgi+Razi+Taberi ilk iki konu)
  2. Sınav test halinde olacak.
  3. Sınav Süresi: 45 dk.
  4. Soru sayısı: 20.
                                          Dikkat!  Dikkat!  Dikkat!   
  • Kimlik bilgilerini eksik/yanlış dolduran adayların sınavı değerlendirmeye alınamayacaktır.
  • Süre dolduktan sonra gönderilen cevaplar değerlendirilmeyecektir.
  • Doğru cevap sayısından yanlış cevap sayısının dörtte biri çıkarılacaktır.
  • Her sorunun bir tane doğru cevabı vardır, emin olmadığınızda boş bırakabilirsiniz.
  • Sınavınızı tamamladıktan sonra Mutlaka “GÖNDER” butonuna tıklayın.
  • Bu Sınav Formunu yalnızca bir kez doldurabilirsiniz. Puanlamaya ilk giriş tabi tutulacak, sonraki denemeler ise geçersiz sayılacaktır.
  • Soruların tüm hakları saklıdır. Kopyalanması/resme çekilmesi ve çoğaltılması kesinlikle yasaktır. Bu hakları ihlal edenler hakkında yasal işlem başlatılacaktır.