İtfaiyecilik Haftası

Dikkat Edilirse ” ط ف أ ” kökü Sami Dillerinde ortaktır. Hatta Türkçe’mize de Sami dillerinden geçmiştir.

Arapçada Tf’e kökü; alevin sakinleşmesi, kızgınlığının gitmesi, sönmesi anlamına gelmektedir. Geezce, Süryanice ve Aramicede de kök aynı manaya sahiptir!!!

Yeri gelmişken İtfaiyecilikten kısaca bahsedelim…

Yurdumuzda her 25 Eylülü izleyen hafta Yangın Haftası olarak değerlendirilir. Hafta süresince çeşitli yayın organları ile halka, okullarda öğrencilere yangının zararları anlatılır. Korunma yolları ve alınması gereken önlemler belirtilir.

Yurdumuzda itfaiye örgütü kurulmadan önce Davud isimli biri Fransa’da gördüğü Didon denilen yangın tulumbasından esinlenerek, ilk yangın söndürme aracını yaptı. Tulumbayı taşıyan, yangını söndüren kişilere Tulumbacı denirdi. Her mahallenin tulumbacıları ayrı idi. Kentin bir yerinde yangın çıkınca, tulumbacılar, tulumbalarını sırtlarına alır, bağıra bağıra koşarak yangın yerine giderlerdi.

Ülkemizde ilk yangın söndürme örgütü 1914 yılında kuruldu. Yangın söndürme örgütüne İtfaiye, yangını söndüren görevlilere de İtfaiyeci denir.

Eskiden kentin yüksek bir binasının tepesinde ya da yangın gözlemek için özel olarak yapılmış bir kulede gözcü bulunurdu. Herhangi bir yerde çıkan yangını gözcüler, tulumbacılara bildirir, tulumbacılar da tulumbayı sırtlar, sokaklarda bağıra bağıra yangın yerine gelirler ve yangını söndürürlerdi.

Yangın söndürme görevi 25 Eylül 1923 tarihinde belediye hizmeti olarak kabul edildi. Bugün belediyelerde ve büyük endüstri kuruluşlarında itfaiye örgütü vardır. (İtfaiyecilik hakkındaki bilgi “boxerdergisi”‘den alınmıştır).

Meşhur Müfessirler ve Örnek Metinler-I

ÖN SÖZ

Allah (c.c.) Kur’an’ı; insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaran, kalplerdeki dertlere deva olan, iyi davranışlarda bulunan müminlere kendileri için büyük bir mükâfat olduğunu müjdeleyen, Rabbimizden bir öğüt, rahmet, inananlara yol gösterici, ölmüş kalpleri dirilten bir ruh, kendisine tutunduğumuzda bizi aydınlığa, olgunluğa, izzet ve şerefe götürecek olan Allah’ın sapasağlam ipi ve her şeyi tastamam açıklayan bir rehber olarak tanımlamaktadır.

Kur’an’ın asıl amacı, “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” ayeti mucebince, insanların kulluk bilincine ulaşarak düşmüş oldukları dalalet bataklığından ve ahlaki yozlaşmadan kurtulup böylece dünya ve ahiret mutluluğuna erişmelerini sağlamaktır.  Bunun için Kur’an insanlara, nasıl yaşamaları gerektiğini izah etmektedir.

İnsanlığı dalalet bataklığından ve ahlaki yoksunluktan kurtaracak prensipleri ihtiva eden Kur’an’ın, muhatapları tarafından iyice anlaşılması gerekmektedir. Ancak Kur’an’da, her okuyucunun kolayca anlayabileceği ayetler olduğu gibi, herkes tarafından kolaylıkla anlaşılamayan müphem, müşkil, mücmel, mutlak ve müteşâbih gibi ayetler de mevcuttur.

Yine Kur’an’da mecaz, kinaye ve teşbih gibi sanatlı kullanımların yanında daha önce kullanılagelen kavramlara Kur’an’ın nüzulü ile beraber yüklenen yeni anlamlar da söz konusudur. Bu ayetler ancak, erbabı tarafından izah edilmekle anlaşılır. Dolayısıyla insanları Allah’ın mesajı ile buluşturmanın tek yolu, mutlak surette Kur’an’ın tefsir edilmesinden geçmektedir.

Aslında Kur’an-ı Kerim, tefsir edilmesini ve ayetler üzerinde sıkı bir düşünsel faaliyette bulunulmasını bizatihi kendisi istemektedir. Örneğin;

بِالْبَيِّنَاتِ وَالزُّبُرِ وَاَنْزَلْنَا اِلَيْكَ الذِّكْرَ لِتُبَيِّنَ لِلنَّاسِ مَا نُزِّلَ اِلَيْهِمْ وَلَعَلَّهُمْ يَتَفَكَّرُونَ

(O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik. (Nahl 16/44)

اَفَلَا يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْاٰنَ اَمْ عَلٰى قُلُوبٍ اَقْفَالُهَا

Öyleyse, onlar bu Kur’an üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var? (Muhammed 47/24)

فَمَالِ هٰؤُلَاءِ الْقَوْمِ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ حَدٖيثًا …

…O halde bu insanlara ne oluyor da kendilerine bildirilen hakikati kavramaya yanaşmıyorlar?(Nisa 4/78)

اَفَلَمْ يَدَّبَّرُوا الْقَوْلَ اَمْ جَاءَهُمْ مَا لَمْ يَاْتِ اٰبَاءَهُمُ الْاَوَّلٖينَ

Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Müminun 23/68)

كِتَابٌ اَنْزَلْنَاهُ اِلَيْكَ مُبَارَكٌ لِيَدَّبَّرُوا اٰيَاتِهٖ وَلِيَتَذَكَّرَ اُولُوا الْاَلْبَابِ

 (Bu Kur’an), ayetlerini iyiden iyi düşünsünler, temiz akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitaptır.(Sad 38/29)

Yukarıda görüldüğü üzere kendi üzerinde düşünmeyi emreden ayetler gereği, Kur’an’ı anlayabilmek için, onun tefsirine elbette ihtiyaç vardır.

Kur’an’ın Kur’an’dan (Kur’an’ın Kur’an’la tefsiri) sonra ilk müfessiri Hz. Muhammed (s.a.v.)’dir. Tefsirlere ve hadis kitaplarına baktığımızda Hz. Peygamber’in Kur’an’ın tefsirine yönelik ifadelerini görmemiz mümkündür. Kur’an’ın ikinci müfessiri ise sahabedir. Sahabe-i Kiram Kur’an’ı baştan sonuna kadar tefsir etmemişlerdir. Bunun ana sebeplerinden biri, Kur’an dilinin sahabenin kullandığı dil ile aynı olmasıdır. Bundan dolayı onlar sadece manası kapalı olan ve anlaşılması için harici açıklamaya ihtiyaç duyulan lafızları açıklamakla yetinmiştir.     

Üçüncü nesil müfessir ise tabiindir. Tabiin ise tefsiri sahabeden nakil yoluyla öğrenmiştir. Sahabe ile tabiin arasında Hz. Peygamber’i görmüş olmak, dolayısıyla anlamadığı bir konuyu bizatihi Hz. Peygamber’e sorup öğrenebilmek ve nüzul vasatına şahit olmak gibi önemli farklar söz konusudur. Tabiin Hz. Peygamber’i görmediği gibi, nüzul vasatına da şahit olamamıştır.

Tabiinden sonraki devirlerde de ecdadımız, Kur’an’ın anlaşılmasına yönelik önemli eserler kaleme almışlardır. Asr-ı saadetten günümüze kadar çok sayıda Kur’an hadimi müfessir Kur’an’ı kendi kavrayış ve birikimi nispetince açıklama gayreti içerisine girmiştir. Unutulmamalıdır ki tefsirler müfessirlerin kültürel alt yapısının izlerini taşıdığı gibi dönemin fikri akımlarını ve bilimsel kabullerini de görmezden gel(e)memiştir. Kuşkusuz her müfessirin kaleme aldığı eser kıymetlidir ve İlahi mesajın insanlarla buluşmasında önemli rol oynamaktadır.

Bilindiği gibi her müfessirin kendine mahsus bazı özellikleri vardır. Mesela bazı müfessirler Kur’an’ı açıklarken onun dilsel boyutuna; bazıları fıkhî boyutuna; bazıları kelamî boyutuna, bazıları da tasavvufî boyutuna ağırlık vermişlerdir. Buna göre, dilsel bir açıklamayı işari tefsirde, tasavvufa yönelik bir açıklamayı da fıkhi tefsirde aramak yanlış olmamakla beraber pek isabetli değildir. Dolayısıyla her müfessirin tefsiri, yazarının ilgi ve birikimine göre şekillenmektedir. Bu noktadan hareketle biz de tefsir alanında çok önemli izler bırakan ve Kur’an’ın anlaşılmasına yönelik ciddi katkılar sağlayan bazı müfessirleri, öne çıkan birtakım hususiyetlerine binaen muhatapları ile buluşturmak istedik. Bu itibarla araştırma kitabımızın ilkinde Mukâtil b. Süleyman, Taberî,  Zemahşerî ve  Râzî’yi çalıştık.

Mukatil b. Süleyman’ı tercih etmemizin sebebi;

Ölüm tarihi 150/767 olması hasebiyle Mücahid ve Dahhak vasıtasıyla İbni Abbas’ın talebesi olması, bugün elimize ulaşan ve Kur’an-ı Kerim’i baştan sona kadar tefsir eden ilk müfessir olarak bilinmesi, ayetleri tefsir ederken genellikle vahiy ortamını ve metin içi bağlamı dikkate alması, rivayet ağırlıklı bir tefsir olması…

Taberî’yi tercih etmemizin sebebi;

Rivayet tefsirinin zirvesi olarak kabul edilmesi, tefsirinin; Hz. Peygamberin, sahabenin, tabiinin ve kendisinden önceki tefsire dair bütün görüşleri ihtiva eden ansiklopedik nitelikte olması, rivayet ağırlıklı bir tefsir olması…   

Zemahşerî’yi tercih etmemizin sebebi;

Tefsir alanında dil ve belağat yönü itibariyle otorite kabul edilmesi (Ümmü’t-Tefasir: tefsirlerin aslı/esası), kelamî konularda mutezili yorumlara genişçe yer vermesi, yaşadığı dönemin aykırı sesi olarak bilinmesi hasebiyle mutezili görüşlerinin ve benimsediği tefsir metodunun çeşitli çevreler tarafından çokça tenkide tabi tutulmuş olması, dirayet ağırlıklı bir tefsir olması…

Râzî’yi tercih etmemizin sebebi;

Hem nakli hem de akli ilimler noktasında yetkin olması hasebiyle tefsir alanında temayüz etmiş çok önemli bir müfessir olması, İslami ilimlerin hemen her sahasında kaynak eserler yazmış olması, tefsirinde Kur’an’a yönelik yapılan batıl görüşlere akli cevaplar vererek bu görüşleri çürütmeye çalışması, ayetleri tefsir ederken; filozofların görüşlerine de sıkça yer vererek lugavî, felsefi ve kelamî gibi meseleleri kendine has başlıklar altında derinlemesine incelemiş olması, dirayet ağırlıklı bir tefsir olması…

Bu çalışmamızda yukarıda ismi geçen dört müfessirle alakalı temayüz ettikleri altışar konu tespit ettik. Genelde her bir konunun yazarı alanında uzman, yurt içi ve yurt dışı olmak üzere on sekiz farklı üniversiteden yirmi üç farklı akademisyen yer almaktadır.

Rabbimiz nasip ederse bu kitabımızda izlediğimiz yöntemi takip ederek diğer müfessirler üzerinde de çalışmamızı sürdürmek istiyoruz. Hali hazırda çalışmamızın devamı niteliğinde olan ikinci ve üçüncü kitapta yer alması gereken müfessirleri ve konuları belirlemiş durumdayız. Çalışmamızda emeği geçen bütün hocalarımıza ve meslektaşlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyoruz.    

Gayret bizden Tevfik Allah’tandır.

İnsanlığı dalalet bataklığından ve ahlaki yoksunluktan kurtaracak prensipleri ihtiva eden Kur’an’ın, muhatapları tarafından iyice anlaşılması gerekmektedir. İnsanları Allah’ın mesajı ile buluşturmanın yegâne yolu, mutlak surette Kur’an’ın tefsir edilmesinden geçmektedir. Esasen Kur’an-ı Kerim, tefsir edilmesini ve ayetler üzerinde sıkı bir düşünsel faaliyette bulunulmasını bizatihi kendisi istemektedir:

 (O peygamberleri) apaçık belgeler ve kitaplarla gönderdik. İnsanlara, kendilerine indirileni açıklaman ve onların da (üzerinde) düşünmeleri için sana bu Kur’an’ı indirdik. (Nahl 16/44)

Öyleyse, onlar bu Kur’an üzerinde hiç düşünmezler mi? Yoksa kalpleri üzerinde kilitler mi var? (Muhammed 47/24)

…O halde bu insanlara ne oluyor da kendilerine bildirilen hakikati kavramaya yanaşmıyorlar?(Nisa 4/78)

Onlar bu sözü (Kur’an’ı) hiç düşünmediler mi? Yoksa kendilerine, daha önce geçmişteki atalarına gelmeyen bir şey mi geldi? (Müminun 23/68)

(Bu Kur’an), ayetlerini iyiden iyi düşünsünler, temiz akıl sahipleri ibret alsınlar diye sana indirdiğimiz feyz kaynağı bir kitaptır.(Sad 38/29)

KAYNAKÇA  

  • Abbas, F. H. (1973).  İ’câzu’l-Kur’ân ve Belâğatu’n-Nebeviyye. Beyrut.
  • Abdurrahimoğlu, Y. (2013). Muhammed İbn Cerir et-Taberî’de Nesh Konusu. International Journal of Science Culture and Sport.
  • Abdülbâkî, M. Fuâd. (Tsz.). el-Mu’cemü’l-Müfehras li elfâzi’l-Kur’ani’l-Kerîm. Beyrut: Dâru İhyâit-Türâsi’l- Arabî.
  • Akdemir, S. (1991). Tarih Boyunca ve Kur’an-ı Kerim’de Kadın. İslâmî Araştırmalar Dergisi.
  • Akdemir, H. (2002). Taberî’ye Göre Ru’yetullah Meselesi. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi.
  • Aksoy, Ö. (2015). Atasözleri ve Deyimler Sözlüğü. İstanbul: İnkilâp Kitabevi.
  • Albayrak, H. (1998). Tefsir Usûlü, Yöntem-Ana Konular-İlkeler-Teklifler. İstanbul: Şûle Yayınları.
  • Albayrak, H. (2011). Kur’ân’ın Bütünlüğü Üzerine- Kur’ân’ın Kur’ân’la Tefsiri. İstanbul: Şûle Yayınları.
  • Altay, Ş. (2015). Mukâtil b. Süleyman Tefsiri’nde Kur’ân’ı Kur’ân’la Tefsir. (Yüksek Lisans Tezi).
  • Arpa, A. (2013). Fahreddin er-Râzi’nin İ’câzu’l-Kur’ân Anlayışı. The Journal of Academic Social Science Studies. 
  • Arslan, İ. (2018). Hz. Peygamber’e Atılan İftira: Garânîk Olayı. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi. 
  • Ateş, S. (1989). Yüce Kur’an’ın Çağdaş Tefsiri. İstanbul: Yeni Ufuklar Neşriyat.
  • Bakillânî. (2001). el-İntisâru li’l-Kur’ân, Beyrût: Dâru İbn Hazm.
  • Bakkal, A. (1996). Kur’an’da Mensûh Ayetlerin Sayısı. Harran Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi.
  • Bakkal, A. (2009). Tarihten Günümüze Kur’an İlimleri ve Tefsir Usulü. Ankara: İlim Yayma Vakfı Kur’an ve Tefsir Akademisi Yayınları.
  • Bayer, İ. (2016). Zemahşerî’nin Keşşâf Adlı Tefsirinde Karşılaştırma Yöntemi. Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 
  • Bilmen, Ö. (2008). Büyük Tefsir Tarihi. İstanbul: Ravza Yayınları.
  • Cerrahoğlu, İ. (1976). Tefsir Usûlü. Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları.
  • Cerrahoğlu, İ. (1976). Tefsirde Mukâtil İbn Süleyman ve Eserleri. AÜİF Dergisi.
  • Cerrahoğlu, İ. (1996). DİA. Garânîk. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Cerrahoğlu, İ. (2005). Tefsir Tarihi. Ankara: Fecr Yayınları.
  • Cerrahoğlu, İ. (2010). Tefsir Usûlü. Ankara:  TDV Yayınları.
  • Cerrahoğlu, İ. (2014). Tefsir Tarihi. Ankara: Fecr Yayınları.
  • Cürcânî, A. (1995). Delâilu’l-İ‘câz. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî.
  • Cürcânî, A. (2003). Esrâru’l-Belâğa. Beyrut: el-Mektebetu’l-Asriyye. 
  • Çelebi, İ. (2002). İslâm İnanç sisteminde Akılcılık ve Kâdî Abdulcebbar. İstanbul: Rağbet Yayınları.
  • Çelebi, İ. (2009). DİA. Sıfat. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Çiftçi, M. (2014). Mukâtil b. Süleyman’ın Ulûhiyet Anlayışı. (Yüksek Lisans Tezi).
  • Demirci, M. (2013). Tefsir Usulü. İstanbul: İFAV Yayınları.
  • Demirci, M. (2015). Tefsir Usûlü. İstanbul: İFAV Yayınları.
  • Demirci, S. (2015). Kur’an-ı Kerim’deki Tekrarlar Meselesi ve Mefâtîhu’l-Ğayb Tefsir’inde Râzî’nin Yaklaşımı. Sosyal Bilimler Dergisi.
  • Ebû Şâme. (2003). El-Mürşidü’l-Vecîz ilâ ʻUlûmin Teteʻallaku bi’l-Kitâbi’l-ʻAzîz. Beyrût: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.
  • El-Ukberî. (1996). İ’râbu’l-Kıraâti’ş-Şevâz, Âlemu’l-Kutub, Beyrut: Âlemi’l-Kütüb.  
  • Erdim, E. (2010). Zemahşerî ve İbn ‘Atiyye’nin Tefsirlerine Karşılaştırmalı Bir Yaklaşım. (Yüksek Lisans Tezi).
  • Erdim, E. (2011). Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ında Bedi’ Sanatlarının Kullanılışı. Hikmet Yurdu Dergisi.    
  • Erdim, E. (2011). Zemahşerî’nin el-Keşşâf’ında Beyân İlminin Yeri. Hikmet Yurdu Dergisi.   
  • Erdim, E. (2011). Zemahşeri’nin el-Keşşaf’ında Meani İlminin Yeri. Dinî Araştırmalar Dergisi.
  • Es-Sicistanî. (1936). Kitabu’l-Mesahif, Mısır.
  • Fayda, M. (2010). DİA. Taberî Muhammed b. Cerîr. İstanbul: TDV Yayınları. 
  • Ferâhidî. (2003). Kitâbü’l-Ayn,  Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.
  • Güneş, A. (1992). Kur’ân-ı Kerîm’in Okunmasında Harf-Kıraat-Yazı Kavramı ve İlişkileri. (Doktora Tezi).
  • Hacımüftüoğlu, N. (2001). İ‘câz ve Belâgat Deyimleri. Erzurum: Ekev Yayınları.
  • Hamevî, Y. (1957). Mu’cemü’l-Üdebâ. Beyrut: Dâru Sâdır.
  • Hanoğlu, İ. (2013). Garanik Meselesinde Fahruddin er Razi’nin Rasyonalist Tutumu ve Literalizm Eleştirisi. Kelam Araştırmaları Dergisi.
  • Harman, Ö. F. (2000). DİA. Îsâ. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Heyet. (2006). Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, Ankara:  DİB Yayınları.
  • İbn Cinnî. (1986). El-Muhteseb fî Tebyîn-i Vucûh-i Şevâzzi’l Kırâât. Sezgin Neşriyât.
  • İbn Hacer. (1971). Lisânü’l-mîzân, Beyrut.
  • İbn Hallikân. (1968). Vefeyâtü’l-a’yân ve enbâu ebnâi’z-zamân, Beyrut: Dâru Sâdir.
  • İbn Kesîr. (1981). El-Bidâye ve’n-nihâye. Beyrut: Mektebetu’l-Maârif.
  • İbn Manzûr. (1414). Lisânü’l-Arab, Beyrut: Dâru Sâdır.
  • İbn Teymiyye. (1980). Mukaddime fî Usuli’t-Tefsir. Beyrut: Dar-u Mektebeti’l-Hayat. 
  • İbnü’l-Arabî. (1992). Kitâbü’l-Kabes fî Şerhi Muvatta Malik b. Enes. Beyrût: Dâru’l-Garb el-İslâmî.
  • İbnü’l-Cevzî. (1987). Fünûnü’l-Efnân fî ʻUyûni ʻUlûmi’l-Kur’ân. Beyrut: Dâru’l-Beşâiri’l-İslâmiyye.
  • İbnü’l-Cezerî. En-Neşr fi’l-Kıraiiti’l-Aşr. Mısır.
  • İsfahânî, R. (1961). El-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân. Kahire: Mustafa el-Babi el-Halebi.
  • İsfahânî, R. (2005). El-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân. Kahire: Mektebetüs-Sekâfetü’t-Dîniyye.  
  • Jeffery, Arthur. (1937). Materials For The History Of The Text Of The Qur’an The Old Cookes. Leiden: Brill. 
  • Kâdî, A. (1986). Şerhu’l-Usûli’l-Hamse. Kahire: Mektebetü Vehbe.
  • Kaya, M. (2015). El-Keşşâf’ta Gizli İ‘tizāl: ez-Zemahşerī’nin Tefsir Mukaddimesi Üzerinden Halku’l-Kur’ān Tartışmaları. Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi Dergisi.
  • Kazvînî, H. (1997). el-Îdâh fî ‘Ulûmi’l-Belâğa. Beyrut: Dâru İhyâi’l-‘Ulûm.
  • Kurtubî. (2003). El-Câmi li-ahkâmi’l-Kur’ân. Riyad: Âlemi’l-Kütüb.
  • Kutub. (1979).  Dirasât Kur’aniyye. Beyrut.
  • Mâverdî. (trsz). En-Nüketü ve’l-Uyun. Beyrut: Dar’ul-Kütüb’ül-İlmî.   
  • Mukâtil b. Süleyman. (2002). Et-Tefsîrü’l-Kebîr. Beyrut: Müessesetü’t-Tarihi’l-Arabî Yayınları. 
  • Mukâtil b. Süleyman. (2003). Et-Tefsîrü’l-Kebîr. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-İlmiyye.
  • Narol, S. (2015). Fahreddin Râzî ve Kadı Abdülcebbar’ın Şefaat Konusundaki Ayetlere Yaklaşımı ve Değerlendirmesi. Kahraman Maraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi.
  • Narol, S. (2016). Mezhebi Aidiyetin Tefsirdeki İzdüşümleri (Eş‘ariyye ve Mu’tezile Örneği).  Ankara: Fecr Yayınları.
  • Okcu, A. (2003). Taberî Tefsîrinde Abdest Ayetinin Yorumu ve Taberî’nin Konuyla İlgili Görüşleri Üzerine Bazı Mülâhazalar. Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi. 
  • Okumuş, M. (2002). Taberi Tefsiri’nde Bağlamın Yeri ve Önemi. Ekev Akademi Dergisi. 
  • Özek, A. (2002). El-Keşşâf. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Öztürk, M. (2003). Tefsir Tarihinde Özgünlüğün Adı: Ebu Muslim el-İsfahani. İslamiyat Dergisi.
  • Öztürk, M. (2008). Kur’an’ın Kur’an’la Tefsiri: Bir Mahiyet Soruşturması. Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi.
  • Öztürk, M., Mertoğlu S. (2013). Zemahşerî. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Penrice, J. (2010). Dictionary and Glossry of the Holy Qur’an. İstanbul: İşaret Yayınları.
  • Polat, F. A. (2007). İslam Tefsir Geleneğinde Akılcı Söyleme Yöneltilen Eleştiriler. İstanbul: İz Yayınları.
  • Râzî, F. (1981). Mefâtîhu’l Gayb. Beyrut: Daru’l Fikr.
  • Râzî, F. (1985). Nihâyetu’l-Îcâz fî Dâri’l-İ’câz. Beyrût: Dâru’l-Melâyîn.
  • Râzî, F. (1989). Eş-Şefâati’l-Uzmâ fî yevmi’l-Kıyâme. Kahire: el-Mektebetü’l-Ezheriyye.
  • Râzî, F. (1990). Mefatihu’l-Gayb.Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye.
  • Râzî, F. (2000). Mefâtîhu’l- Gayb. Beyrût: Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî.
  • Sabûnî, M. A. (1985). En-Nübüvve ve’l-Enbiyâ. Beyrut:  Âlemü’l-Kütüb. 
  • Suyûtî. (1426). El-İtkân fî Ulûmi’l-Kur’an. Medine: Merkezu’d-Dirâsâti’l-Kur’aniyyeti.
  • Suyûtî. (2004). El-İtkân fî Ulûmi’l-Kur’ân. Kâhire: Dâru’l-Hadîs.
  • Suyûtî. (2006). El-İtkân fî Ulûmi’l-Kur’an. Beyrut: Daru İbni Kesir.
  • Şahin, L. (2016). Klasik ve Modern Tefsirde Kadın Tasavvurundaki Değişim, Râzî – S. Ateş Mukayesesi. (Yüksek Lisans Tezi).
  • Şeyban, L. (2004). İslâm Tarihinde Kadının Dönüşümü, Abbâsî Örneği. İstanbul: Ferşat Yayınları.
  • Taberî. (2001). Câmiu’l-beyân an te’vîli âyi’l-Kur’ân. Kahire: Dâru’l-Hıcr.
  • Tîbî, Ş. (2013). Fütûhu’l-Gayb fi’l-Keşf an Kınâi’r-Rayb.Dübey: Câizetü Dübeyi’d-Devliyye.
  • Topaloğlu, B. (1989). Allah. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Topaloğlu, B. (2010). Kelâm Terimleri Sözlüğü. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Türker, Ö. (2006). Şafiî. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Uludağ, S. (1991). Fahrettin Razi. Ankara.
  • Yaşar, N. (2015). Taberî’nin Fıkha Ve Neshe Yaklaşımı, The Journal of Academic Social Science Studies.
  • Yavuz, Y. Ş. (1995). Fahreddin Er-Râzi. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Yavuz, Y. Ş. (2000). İ‘Câzü’l-Kur’ân. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Yavuz, Y. Ş. (2002). Kelâm. Ankara: TDV Yayınları.
  • Yavuz, Y. Ş. (2010). Şefaat. İstanbul: TDV Yayınları. 
  • Yeşilyurt, T. (2008). Rü’yetullah. İstanbul: TDV Yayınları.
  • Zemahşerî. (1424). Keşşâf. (Dört haşiyesiyle beraber: el-İntisaf, el-Kâfîyyuş-Şâfî, el-Merzûkî, Muşâhidu’l-İnsâf. tsh.: Muhammed Abdusselâm Şâhîn). Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-İlmiyye.
  • Zemahşerî. (1987). El-Müsteksâ fi emsâli’l-arab. Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye.
  • Zemahşerî. (1998a). El-Keşşâf ‘an hakâiki ğavâmidi’t-tenzîl. Riyad: Mektebetu’l-‘Ubeykân.
  • Zemahşerî. (1998b). Esâsu’l-belâğa. Beyrut: Dâru’l-kütübi’l-ilmiyye.
  • Zemahşerî. (2003). Keşşâf. Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-‘İlmiyye.
  • Zemahşerî. (2007). El-Minhâc fi Usûli’d-Dîn. Beyrut: Dâru’l-Arabiyye li’l-‘Ulûm.
  • Zemahşerî. (2012). Keşşâf. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî.
  • Zerkeşî. (1990). El-Burhân fî Ulûmi’l-Kur’ân. Beyrut: Dâru’l-Ma’rife.