Arapçada Altı Bab

SÜLASİ FİİLİNİN ALTI BABI

SÜLASİNİN ALTI BABI SÜLASİNİN ALTI BABI
 مُضَارِعٌ مَاضٍ    مُضَارِعٌ مَاضٍ  
يَفْعُلُ فَعَلَ 1. bab يَكْتُبُ كَتَبَ 1. bab
يَفْعِلُ فَعَلَ 2. bab يَضْرِبُ ضَرَبَ 2. bab
يَفْعَلُ فَعَلَ 3. bab يَفْتَحُ فَتَحَ 3. bab
يَفْعَلُ فَعِلَ 4. bab يَعْلَمُ عَلِمَ 4. bab
يَفْعُلُ فَعُلَ 5. bab يَحْسُنُ حَسُنَ 5. bab
يَفْعِلُ فَعِلَ 6. bab يَحْسِبُ حَسِبَ 6. bab

الْأُمُّ فِي الشِّعْرِ الْعَرَبِيِّ الْمُعَاصِرِ

فِي مُنَاسَبَةِ عِيدِ الْأُمِّ، يَتَذَكَّرُ الْكِبَارُ وَالصِّغَارُ أغَانِيَ الْأُمَّهَاتِ، وَلاسِيَّمَا تِلْكَ الَّتِي كَتَبَهَا كِبَارُ الشُّعَرَاءِ

CUMHURİYET DÖNEMİ KUR’AN TERCÜMELERİ / ELEŞTİREL BİR YAKLAŞIM

Yazarı: SALİH AKDEMİR

Yayınevi: AKİD YAYINLARI

Yayın Yeri: ANKARA

ISBN NO:

Yayın Yılı: 1989

WP_20150309_007 WP_20150309_008 WP_20150309_009

Hocam Abdestim Kaçar mı?

Sual: Hocam! İçki içmek haram olduğuna göre içinde alkol bulunan parfüm ya da kolonya gibi maddeleri sürmemiz de haram mıdır yoksa mubah mıdır? Abdesti bozar mı?

Cevap:

Aziz talib/talibe,

Şimdi sen bana bunu sordun ya, yarın öbür gün: “Hocam kâğıdı tuttum, sopa yedim, taşa çarptım…; abdestim bozuldu mu?” diye de sual edersin. Çünkü niye? Yazdıklarından anladığım kadarıyla senin bana bu soruyu yöneltmene sebep olan hususun zikredildiği ayet olan Maide doksanda deniyor ki: “Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.” Belli ki sen, söz konusu ayete isnatla “’Şarabın’ içinde alkol var. İçki içmenin da şeytan işi bir pislik olduğu söylenmiş. O halde içki halinde olmasa bile alkol içeren her türlü ürün de pistir” diye düşünmüşsün. Şarabın bileşenlerinden biri olan alkolü pis kabul etmişsin ama kendin yiyorsun üzümün salkımını! Bu mantıkla bakacak olsaydık; şarabın hammaddesi olan üzümün de kumar kâğıtlarının hammaddesi olan selülozun da fal oklarının ve maddi putların hammaddesi olan taş, tahta, metal ve bilumum inşaat malzemelerinin de necis olduğunu kabul edip, cümle inşaat mühendislerinin, amelelerin ve müteahhitlerin dahi abdesthaneden çıkmamalarını salık verirdik.

Görüldüğü gibi: Ayette; sayılan işlerle ilgili materyallerin maddi pisliğinden değil; mesela içki içmek fiilinin, mesela kumar oynamak fiilinin, mesela fal bakmak/baktırmak fiillerinin manevi pisliğinden söz ediliyor. “Ricsun min ameliş şeytâni” / Şeytan işi pislikler; bu demek. Hatta ayette bir madde olarak alkol bizatihi anılmıyor bile. Dikkatlice bakarsak; sarhoşluk verici içkileri temsilen “El hamru” /Şarap kelimesinin kullanıldığını görüyoruz.

Hal böyleyken; TÜBİTAK’ta gerçekleştirilen analiz raporlarına göre; her yediğin patatesin içinde 4,47 gr/l, yoğurdun içinde 2,48 gr/l, portakalın içinde 2,13 gr/l, hurmanın içinde 1,90 gr/l, sirkenin içinde 1,69 gr/l, gül suyunun içinde 1,53 gr/l, greyfurtun içinde 0,95 gr/l…(ortalama değerler) kadar alkolün, zaten doğal olarak bulunduğunu bilseydin; acından ölürdün herhalde! Ayrıca; hadi diğerlerini geçtim de pek çok hadiste övülen ve tavsiye edilen hurma ve sirkenin içinde dahi doğal olarak belirli miktarlarda alkol bulunduğunu öğrendiğinde yüzünün alacağı şekli görmek isterdim…

Muhterem talib/talibe,

Bütün bunlardan şunları anlamamız gerektiği kanaatindeyim: Alkolün, sarhoş edici yahut vücuda zarar verici miktarda “içki olarak” alınması haramdır sadece. Yoksa tıbbi bir dezenfektan olarak yahut parfüm, kolonya gibi maddeler içinde sürünülmesinde mahzur yoktur. Abdesti de bozmaz. Ancak bana bu soruyu aslında; sana namahrem olan karşı cins üyelerinin şehvani hislerini tahrik etme amaçlı olarak parfüm sürmenin fetvasını almak amacıyla soruyorsan ayıp ediyorsun. Yok öyle fetvamı da alırım aşna mı da yaparım vişnemi de yerim cingözlüğü! Sana namahrem olan karşı cinsin şehvani hislerini tahrik etme amaçlı olarak parfüm sürmenin cevazı da yok, oluru da yok, yolu da yok! Sen bu yolla anca ayvayı yersin!

(www.gencdergisi.com)

İbadetin Hakikatı

Kur’an, yine açıklığa kavuşturmuştur ki “namaz” sadece kalkıp Kâbe’ye yönelmek, beden ve dil ile belli başlı birkaç hareketi yapmaktan ibaret değildir. Şüphesiz ki, namaz (ve namaz gibi diğer ibadetler) bir Müslümanın en başta gelen görevlerindendir. Fakat bir bütün olan İslam’dan soyutlaştırıldıkları zaman bir tiyatro oyunundan farksız hale gelirler:

Gerçekte erdemlilik, yüzünü doğuya veya batıya çevirmeniz ile ilgili değildir; ama gerçek erdem sahibi, Allah’a, Ahiret Günü’ne, melekler, vahye ve Peygamberlere inanan, servetini -kendisi için ne kadar kıymetli olsa da- akrabasına, yetimlere, ihtiyaç sahiplerine, yolculara, (yardım) isteyenlere ve insanları kölelikten kurtarmaya harcayan; namazında devamlı ve dikkatli olan ve arındırıcı (mali) yükümlülüğünü ifa eden kişidir; ve (gerçek erdem sahipleri) söz verdiklerinde sözünü tutan, felaket, zorluk ve sıkıntı anlarında sabredenlerdir. İşte onlardır sadakatlerini gösterenler ve işte onlardır Allah’a karşı sorumluluklarının bilincinde olanlar. (Bakara, 2/177).

Fazlur Rahman, Ana Konularıyla İslam.

 

The Qur’ān also clarified that  by “prayers” it does not simply mean standing up facing the Ka’ba and making certain gestures with the body and the tongue; although prayers are undoubtedly among the cardinal duties of  a Muslim, they are a mere farce without a wholistic view of Islam:

It is no virtue that you turn your faces east and west [in prayer]. Virtuous are they who believe in God, the Last Day, the angels, the Book [in a generic sense, i.e., all Revealed Books], the prophets, who give of their wealth—despite their love for it—to needy kinsmen, orphans, the poor, the wayfarer, those who ask for financial help and for ransoming war captives, who establish prayers, pay zakāt, fulfil their pacts when they make them, are steadfast in hardship, adversity and war—these are the true [Believers]. (2.al-Baqarah:177)